top of page
  • Yazarın fotoğrafıBuket Başer

Uzaktan Eğitime Adapte Olduk mu?



Öğretim üyesi bir arkadaşımıza sorduk.

“Nasıl gidiyor uzaktan eğitim? Alıştın mı?”

“Harika!” diye cevap verdi.

“30 olan not ortalamam, 50’ye çıktı”

“100 üzerinden mi?” diye sordum şaşırarak.

“Evet” dedi gülerek.

“Not ortalaman yükseldiğine göre, öğrenciler uzaktan eğitimle daha iyi öğreniyor olmalılar.“ diye söylemeye fırsat kalmadan bombayı patlattı.

“Çok iyi kopya çekiyorlar!”

“Uzaktan eğitim” veren öğretmenlerin tek derdi kopya değildi elbette. Uzakta olunca, hele ki kameralar ve mikrofonlar da kapalıysa öğrencilerin gerçekten derste olup olmadığını anlayamıyorlardı.

Öğrencilerin canlı görüntüsü yerine isim ya da fotoğraflarına bakarak dersi işlemeye çalışan öğretmen, konuyu boş bir sınıfa anlatıyormuş gibi hissediyordu. Öğrenci ekranın ardında mı? Dersi dinliyor mu? Derse bağlantıyı sağladıktan sonra yatağına geri dönüp uyudu mu? Cep telefonunda oyun mu oynuyor? Arkadaşlarıyla sohbet mi ediyor? Hiçbiri belli değildi.

Uzaktan eğitimle birlikte yeni bahaneler de türedi.

“Elektrikler kesildi, ödevimi yapamadım hocam” ın yerini “Internet bağlantım koptu dersten düştüm, ya da bilgisayarım çöktü ödevimi yapamadım hocam” lar aldı.

Buraya kadar uzaktan eğitimin negatif taraflarını yazmış olsam da, ben hem veli hem de öğrenci olarak evlerde hapis kaldığımız günlerde uzaktan eğitimin hayat kurtarıcı olduğunu düşünüyorum. Uzaktan eğitim sayesinde hem öğrencilerin hem de onlarla birlikte yaşayan ev halkının zorunlu bir rutini oldu. Günlerin birbirine karıştığı karantina döneminde öğrencilerin ne zaman kalkacağını, ne zaman hangi dersi çalışacağını, ne zaman ara vereceğini ve ne zaman yatacağını bilmesi zihinlerini müthiş rahatlatan bir şey. Onlarla birlikte ev halkı da yemek pişirme, temizlik yapma vb. kendi toplantı saatlerini de baştan ayarlamak zorunda kaldı.


Karantina öncesi dönemde de beynin günlük ihtiyaçlarını düşünmek için fazla vakit harcamaması, tüm gücünü yaratıcı işlerde kullanabilmesini çözebilmesini sağlıyordu. Başarılı insanların hayatlarını incelediğinizde birçoğunun günlük rutinlerinin olduğunu görürsünüz. Bazıları ne giyeceğini bile düşünmekle vakit kaybetmemek için her gün aynı tarz ya da aynı renk giyinebiliyor.

Rutin kelimesi kulağa olumsuz, özgürlüğü kısıtlayıcı bir şey gibi gelse de aslında daha rahat hareket edebilmemizi ve yaratıcı olmamızı sağlıyor.

Hazırlıksız yakalandık!

Covid-19 sebebiyle bir anda dünyadaki 1,5 milyar öğrenci evde hapis kalınca, tüm eğitim kurumları olağanüstü bir hızla uzaktan eğitim sistemine geçmek zorunda kaldı. Ülkemizde daha önce neredeyse hiç tecrübe edilmemiş olan “uzaktan eğitim” sistemi için yapılan her şey, tüm eksiklerine ve hatalarına rağmen bence takdir edilmesi gereken bir çalışmadır. Ebetteki geliştirilmesi gerekmektedir.

Her ne kadar bilgisayar ekranlarında öğrencilerin geçirdiği süre günlük limitlerin 5-6 katına çıksa da ve bu durum sağlık açısından son derece sakıncalı bulunsa da, uzmanlar “uzaktan eğitim” in yakın gelecekte çok daha fazla hayatımızda olacağını ön görmektedir.

Charles Darwin: "Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan... Değişime en çok adapte olabilendir, hayatta kalan"

Tüm dünyada akıl sır erdiremediğimiz olayların yaşandığı bu dönemde birçok şey değişiyor.

Sosyal mesafeler artıyor, insanlara sarılmak tokalaşmak sevgi saygı gösterisi iken şimdi cehalet gibi algılanıyor, petrol fiyatları negatif seviyelere düşüyor, doğa temizleniyor, hayvanlar şehir merkezlerine iniyor, mis gibi açık havada insanlar maske ile dolaşılıyor, dolapta kullanılmadan bekleyen kıyafetler, ayakkabılar, çantalar anlamsız geliyor. İnsanlar ofise gitmek yerine evlerinden çalışıp, online toplantılara katılıyor. Milyarlarca öğrenci okulları kapatıldığı için uzaktan eğitilmeye çalışılıyor.

Değişime küçükler çok daha hızlı adapte oluyor. İlkokul öğrencileri öğretmenlerden daha hızlı yeni sisteme uyum sağlıyor.

Canlı yapılan uzaktan eğitimlerin ilk günlerinde kamera ve mikrofonlarını kapatıp, ekran karşısında ne yapacağını bilemeyen ilkokul öğrencileri şimdilerde söz alıp tahtaya kalkıyor, sınava girebiliyor, aynı platformda dersten sonra arkadaşlarıyla bağlanıp ders çalışıyor, proje tartışabiliyor ve tabii ki klasik eğitimde olduğu gibi yaramazlık da yapıyor.

Uzaktan eğitim sadece ilkokuldan üniversite öğrencilerine değil, bir şeyler öğrenmek isteyen 7’den 70’e herkese hitap ediyor.

Gerek yerli gerekse yabancı eğitim kurumları, yabancı dilden satış pazarlamaya, yazılımdan fotoğrafçılığa binlerce “online eğitim” programları düzenlemekte. “EDX”, “Coursera” gibi aşağıda linklerini vereceğim eğitim kurumları aracılığıyla örneğin Harvard üniversitesi ya da IBM’den yazılım dersi, Boston üniversitesinden MBA programı, UBC’den roman yazma eğitimi, Princeton üniversitesinden insan hakları eğitimi alabiliyorsunuz. Bunun için dünyanın öbür ucuna gitmeniz gerekmiyor. Ulaşım, konaklama gibi masraflardan tasarruf ettiğiniz gibi, eğitim ücretleri de klasik eğitime oranla çok daha uygun olabiliyor.

Üstelik eğitimi başarıyla tamamlamanız durumunda bu üniversiteler tarafından onaylanmış birer sertifika sahibi de oluyorsunuz.

Özetle uzaktan eğitim bir şeyler öğrenmek isteyen herkes için aslında çok güzel fırsatlar sunuyor. Değerlendirmek isteyenler için bazı popüler siteleri paylaşıyorum.

Sevgiyle kalın,

Bilgeiş (ODTÜ&METU) https://bilgeis.net/

Sabancı üniversitesi https://edu.sabanciuniv.edu/tr

İstanbul İşletme Enstitüsü https://www.iienstitu.com/

8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Bozburun

bottom of page