top of page
  • Yazarın fotoğrafıBuket Başer

Çiçekçi Emine

Güncelleme tarihi: 21 Mar 2020


Geçen Cumartesi’ydi. Hastanedeki bir arkadaşımı ziyaretten dönüyordum. Tam eve varmak üzereyken, gözüm sokağın köşesinde üzerinde “polis” yazan sarı banda takıldı. Sanki cinayet mahallini işaret ediyordu.


Şu tesadüfe bakın ki, sarı bant, tam da çiçekçi Emine’nin köşesini kuşatmıştı. Çiçekler ordaydı ama Emine ortada yoktu.


Konduramadım.


Bakkala gittim. “Köşede ne oldu?” diye sordum. Acı haberi ondan öğrendim.


Çiçekçi Emine vurulmuştu.


***


Adı Zülfiyeymiş, oysa biz onu Emine diye bilirdik. Çiçekçi Emine. Her gün sokağın köşesindeki tezgahını açar, namusuyla parasını kazanırdı.

Mahalleli, en çok da annem, pek severdi çiçekçi Emine’yi. Güler yüzlü, tatlı dilli, kiminle neyi ne kadar konuşacağını bilen akıllı kadındı Emine. Meğer kendine hiç benzemeyen, akılsız, namussuz, sabıkalı bir oğlu varmış.

Geçen cumartesi, akılsız oğul hem Emine’yi hem de az geride kayınvalidesi gibi çiçekçilik yapan karısı Seyhan’ı vuruverdi. Mahalleli gözyaşına boğuldu. 

Gazeteler “namus cinayeti” diye yazdı.

Güya akılsız oğul, karısı tarafından aldatılmıştı. Cinayeti babasının baskısıyla, şerefini temizlemek için yapmıştı.

Yalanın bini bir para.

Bir sürü dedikodu aldı başını gitti. 

Biri dedi ki “oğul esrarkeşti, para için öldürdü.” 

Öbürü dedi ki “akılsız oğlun sevgilisi vardı, sevgiliye tezgâh açmak için anasıyla karısını vurdu.” 


Mahalleli konuştu durdu. Sonuç değişmedi.


İki kadın daha yok yere hayatını kaybetti. 

Bugün yedisi.


Işıklar içinde uyuyun güzel insanlar!

21 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page